11 Şubat 2009 Çarşamba

Slumdog Millionaire



Bu film Oscar'a aday... Bir çok kişi filmin "overrated" olduğunu yani çok abartılı olduğunu söylüyor. Bence bu nasıl baktığınızla biraz alakalı.
Film çekme tekniklerine bakmamak lazım burada. Işık, kostüm, montaj, devamlılık veya oyuncuların yetenekleri mesele değil burada benim için.
Hindistan gibi 1 milyar insanın yaşadığı fakir bir ülkenin gerçekleri sözkonusu... Fırsatçılık,hukuksuzluk, olmayan demokrasi, sefalet, umutsuzluk, insan hayatının ucuzluğu, insan denen yaratığın acımasızlığı, sınıf ayrılığı, fırsat eşitsizliği, ihanet gibi bir çok kavram burada mevzubahis olan...
Ancak tüm bu olumsuz koşullara rağmen bitmeyen umutlar, tükenmeyen bir masalsı aşk, ölmeyen bir vicdan, ölmeyen bir dostluk var bu filmde.
Mizah var, dram, çok şey var...
Hint filmi ucuzluklarından vazgeçip bu gözle bakın. İnanın beğeneceksiniz.
Bizde bir dönem "Kim 500 milyar ister?" adıyla yayımlanan "Who wants to be a millionaire" adlı yarışmaya katılan fakir ve eğitimsiz bir hintli çocuğun hikayesi...
Hindistan gerçekleri yönetmen tarafından iyi vurgulanmış.
Ben bu filmi beğendim.
Notum: 8.5

Gran Torino :


Büyük usta Clint Eastwood bu filmde hem oynuyor hem de yönetmenlik yapıyor. Filme adını veren ise bir otomobil ; Eastwood'un canlandırdığı karakter Kowalski'nin garajında duran 1972 model efsanevi Ford Gran Torino.
Eşini kaybeden kendi çocukları ve torunlarıyla iletişim kuramayan, eski kafalı, fanatik milliyetçi huysuz bir ihtiyar Walt Kowalski. Oturduğu mahalle Asyalı göçmenlerle dolu. Kowalski, eşinin ölümünden sonra çok yalnız.Vietnamlı komşularına karşı son derece önyargılı. Amerikayı adeta istila eden yabancılardan da nefret ediyor. Kendisi zaten Kore'de savaşmış bir gazi...Çocukları ve torunlarıyla da arasında bir uçurum var.
Önyargıların nasıl da yıkılabileceğini, sert ve huysuz gözüken bir insanın nasıl da kocaman bir yüreği olduğunu, farklı kültürlerden gelseler de aralarında 3 nesil yaş farkı olsa da insanların dostluklar kurabileceğini gösteren bir film Gran Torino.
Herkesin birbirinden nefret ettiği ve önyargılı olduğu günümüz dünyasında ihtiyacımız olan maneviyatın altını çizen duygusal bir film.
İzlerken sonunu kolayca tahmin edebiliyorsunuz. Bir başyapıt tabii ki değil. Bizde olmasa bile Amerika'da veya İngiltere'de bu tip kültürel ve sosyal krizleri, önyargıları gözönünde bulundurursak bu filme ve amacına daha çok saygı duyabiliriz.
Benim yaşlılılığımın nasıl olacağını gösterdiği için :) bu filme biraz da ben farklı baktım ve beğendim.
Notum: 7

Vicky Cristina Barcelona :



Woody Allen'ın yönetmenliğini yağtığı filmi çok beğendim. Özellikle de Penelope Cruz ve Javier Bardem'in performansları harika. Film herşeyden önce çok sıcak ve samimi. Woody Allen bir şekilde Hollywood'un o yapmacıklığından uzak kalmayı başarmış. 2 İspanyol yıldızın yanında Scarlett Johannson ve Rebecca Hall'u da çok başarılı buldum. Filmin çok büyük bir bölümünün geçtiği Barcelona zaten çok güzel bir şehir ve burada kentin sanatçı ruhu ve estetik yönü ön plana çıkartılmış.
Ayrıca günlük hayatımızda bir çok kişinin eski aşkları ve yenileri arasında yaşadığı gidip gelmeler,kararsızlıklar kafa karışıklıkları da esprili bir anlayışla işlenmiş.
Amerikalıların çocuksuluğu,cehaleti, kültürel altyapılarının Avrupalılara göre eksik olması, dünyaya Avrupalılardan daha sığ ve farklı bakmaları ele alınmış.
Çok keyifli bir film. Kanımca buradan kimseye bir oscar gitmez ama ben beğendim.
Notum: 8


20 Ocak 2009 Salı

Subaru Forester 2.5 XT


Yeni Forester XT ise bir önceki modelden tamamen farklı. Herşeyden önce yeni otomobil eskisinden daha yüksek, daha uzun ve daha geniş. Arka koltuklardaki diz mesafesi eski araç için en büyük sorun gibi görünüyordu. Bu tamamen ortadan kaldırılmış. Bir önceki modeldeki diğer en büyük şikayetler ise yol ve rüzgar sesinin rahatsız edici boyutlarda olmasıydı. Bu sorunlar da çözülmüş. Motor bir önceki XT ile aynı. Hatta daha düşük devirlerde maksimum torka ulaşıyorsunuz. Ancak kullanım daha hissiz ve sportiflikten uzak. Eski modeldeki gazlama arzusu törpülenmiş. Sürüş daha yumuşak ve konfora yönelik. kabin her açıdan daha kaliteli ve şık. Bence eski model yakışıklı bir otomobil değildi. Ama kendine has bir çızgisi ve tarzı vardı. Ben şahsen çok beğeniyordum. Yeni aracı da satın aldım. Ancak yeni dış tasarımı beğendiğim için değil. Mekanik olarak motora, yürüyen aksama ve kendine has teknolojisine hayranlığımdan satın aldım. Bu gerçekten de bence güzel bir otomobil değil. Eskisi gibi belirgin bir SUBARU çizgisi yok. Ama alışmaya çalışıyorum.























Subaru Forester kar, kış, kıyamet, sel, çamur,yağmur dinlemeden her türlü koşulda sizi taşıyabilen bir otomobil. Tam bir aile otomobili. Her türlü ihtiyacınıza cevap verecek kadar konforlu. Sürüş güvenliği asimetrik 4 çeker sistemi sayesinde maksimum seviyede. Eğer Subaru Forester'ınız XT ise yani 2.5 Turbo motora sahip ise 230 hp gücünde 0'dan 100'e 6.5 saniye civarında (düz vitesde daha da hızlı) çıkan "aile otomobili görünümünde bir canavar" besliyorsunuz demektir ! Besliyorsunuz diyorum çünkü performanslı kullanımda yakıt tüketimi inanılmaz boyutlarda. Ancak herşeye rağmen yol durumu uygunsa ayağınızı gazdan çekemiyorsunuz. Çünkü Boxer motorun hırıltısı gerçekten de süper. Amerikalıların crossover dedikleri hem otomobil hem de SUV segmentinde bir araç. Kendisinden büyük SUV'ların hantallığı ve yüksek vergi yükü yok. Otobanda veya şehirlerarası yolda çoğu SUV'lar gibi değil en iddialı spor otomobil gibi bir performansa sahipsiniz. Ancak spor otomobillerin rüyasında bile göremeyeceği arazi ve hava koşullarında da güvenle ve sorunsuz ilerleyebilen müthiş bir otomobil Forester.